Trafik Adabı ve Görgü Kuralları Nedir
9.1. Adap ve Trafik
Adap: Dinin gerekli gördüğü ve aklın güzel bulduğu bütün söz ve davranışları, uyulması gereken görgü kurallarını, göz önünde bulundurulması ve izlenilmesi gereken esasları ifade eder. İyiliğe ve güzelliğe yönelttiği için, insanın övgüye değer özelliklerine de edep denilir.
Trafik: İnsanların, hayvanların ve trafikteki araçların karayolları üzerindeki hal ve hareketlerine trafik denilmektedir. Trafik sadece içerisinde akışın yönlendirildiği bir yollar sistemi değil, aynı zamanda toplumun bireylerinin bir başka biçimde etkileşim de bulunmasıdır. İnsan nasıl yaşarsa, öyle araç kullanır. Trafik adabı açısından değerlendirmek gerekirse, bir toplumdaki kişiler birbirlerine nasıl davranıyorlarsa, birlikte yaşama, yol yordamları ne ise trafik ortamında da aynı adap içinde davranırlar.
“Hiçbir trafik kuralı rastgele konmamıştır. Uzun deneyimler sonucu elde edilen bilgi birikimleri olduğunu unutmayın.” Sürücü, araç kullanırken yapacağı bir kural ihlalinin sonucunun sadece maddi cezası olduğunu düşünmemelidir. Trafik içinde yapacağı bir kural ihlalinde, kendi canını ya da sevdiklerinin canını tehlikeye attığının da farkında olmalıdır. Bu farkındalığı kazanmak için yapılması gereken ise trafikteki bütün kuralların nedenini öğrenmektir. Bilgi olmadan farkındalık oluşmaz. Bu nedenle de bir sürücü adayı her bilgiyi özümsemeli, her kuralın altında yatan güvenlik gerekçelerini sorgulamalı, öğrenmelidir.
Trafik Adabı: Toplumdaki insanların trafik içinde bireysel ve birbirlerine karşı davranış şekilleridir. Trafik içinde sorumluluk, yardımlaşma, tahammül, saygı, fedakârlık, sabır vb. değerlere sahip olabilme yetisidir. Trafikte hiçbir zaman tek başınıza değilsiniz. Trafik ortamını her zaman diğer yol kullanıcıları ile paylaşmak durumundasınız. Bu ortamda olumlu bir trafik adabı oluşturulmamışsa trafik güvenliğinin sağlanması mümkün olmayacaktır. Trafik güvenliği açısından evrensel trafik kuralları kadar olumlu trafik adabının oluşturulması da çok önemlidir. Trafik kuralları ne yapılması gerektiğini belirlerken, trafik adabı da bu kuralları kişiler tarafından ve her koşulda güvenliği sağlamak amacıyla uygulanıp uygulanmayacağını belirlemektedir.
9.2. Trafikte Temel Değerler
a. Sorumluluk: Bir kimsenin üstüne aldığı, yapmak zorunda bulunduğu ya da yaptığı bir iş için gerektiğinde hesap verme durumu anlamına gelmektedir. Unutulmamalıdır ki güvenli, dikkatli, sorumlu davranmak üzgün ve pişman olmaktan iyidir. Sorumlu bir sürücü, sadece araç kullanmayı değil, aynı zamanda kendine hâkim olmayı da öğrenmelidir. Sürücü, trafik içindeki davranışlarının sorumluluğunu hem kendine hem de diğer yol kullanıcılarına karşı üstlenebilmelidir. Davranışlarının sonuçlarını düşünerek, hareket etmelidir. Sürücü topluma karşı sorumluluk içinde davranarak can ve mal güvenliği açısında toplumu koruduğunu da bilmelidir. Onlarca beygir gücünde metalden yapılmış bu araçları ne kadar güvenli olması gerektiğini iyi karar vermelidir. Yapacağı en ufak hata ile nelerin olabileceğini bilmelidir.
b. Yardımlaşma: Birlikte çalışmak ya da yardım etmektir. Takım çalışması gibi yalnızken yapamayacağımız şeyleri yeteneklerimizi ve enerjimizi birleştirerek çalışmaktır. Bizim yeteneğimiz ya da bilgimiz olmayan konularda yardım alıp, kendimize ait bilgi ve yeteneği başkasınınkiyle birleştirmektir.
c. Karşılıklı yardımlaşama: Bu konuda çeşitli bilimsel görüşler bulunmaktadır. Biyolojik görüşe göre insanlar yeme içmeye karşı doğuştan bir eğilime sahip oldukları gibi başkalarına yardım etmeye de doğuştan eğilim gösterirler. Sosyobiyologlara göre insanların sıkıntı içinde olanlara yardım etmek üzere biyolojik yatkınlıkları bulunmaktadır. Sosyal psikologlara göre neredeyse her kültürde, başkalarına ilgi göstermenin iyi, bencilliğin ise kötü olduğunu bildiren bir normu vardır. Pek çok toplumda yazılı olmayan bu kural, karşımızdaki kişi muhtaç halde olduğunda (yardım ettiğimiz durumda ödeyeceğimiz bedel ağır olmadığı takdirde) o kişiye yardım etmek için elimizden geleni yapmamız gerektiğini belletir. Dolayısıyla yardımlaşmanın evrensel bir sosyal sorumluluk normu olduğunu söyleyebiliriz. Hareket noktamız; “İyilik eden iyilik bulur.” olmalıdır. Unutmayalım ki; “İnsanların en hayırlısı insanlara faydalı olanıdır.”
d. Hoşgörü: Kendine aykırı gelse de her şeyi anlayışla karşılayarak olabildiğince hoş görme durumudur. Kendisininkilerle çelişse bile, başkalarının düşünce ve kanılarını özgürce dile getirmelerinden rahatsız olmama, onların geçerliliklerine karşı tepki göstermeme tutumudur. “Hoşgörülü ol ki sana da öyle davranılsın.” Hoşgörü, kişinin kendisininkinden farklı ahlaki, dini değerlere, dünya görüşlerine, düşüncelerine, yaşam tarzlarına, davranışlara vb. sahip olan başka insanlara müdahale etmekten bilerek veya isteyerek, kaçınması eylemi olarak tanımlanmaktadır. Hoşgörülü olma özelliği yoksa sürücü, sabırsız, öfkeli, yorgun, stresli, başarılı iletişim kuramayan, kural ihlali yapan bir kişi olacaktır. Bilinçli bir sürücü hoşgörülü olabilmek için güne dinlenmiş başlamalıdır.
Mevlana’nın; “Sevgide güneş gibi ol, Dostluk ve kardeşlikte akarsu gibi ol, Hataları örtmede gece gibi ol, Tevazuda toprak gibi ol, Öfkede ölü gibi ol, Her ne olursan ol, ya olduğun gibi görün, ya da göründüğün gibi ol” sözünü hayatımıza örnek almalıyız.
Hoşgörülü olabilmek için; kendinize ve yaptığınız işe değer verin, iletişim içinde olduğunuz kişilere değer verin, alıngan olmayın, kimseyi küçümsemeyin, affedici olun, anlayışlı olun, herkesin olaylara farklı bakabileceğini yani “aynı resme farklı gözlerle baktığını” unutmayın.
Nezaket ve Hoşgörü çok önemlidir.
e. Nezaket: Başkalarına karşı saygılı ve incelikle davranma, incelik, naziklik. Saygı ise değeri, üstünlüğü, yaşlılığı, yararlılığı, kutsallığı dolayısıyla bir kimseye, bir şeye karşı dikkatli, özenli, ölçülü davranmaya sebep olan sevgi duygusu, başkalarını rahatsız etmekten çekinme duygusu anlamına gelmektedir. Başarılı iletişimin en önemli kuralı karşınızdaki kişinin varlığına saygı göstermektir. Yani saygı göstermek demek “seni görüyorum, duyuyorum, varlığını kabul ediyorum” anlamına gelmektedir. Saygı ve empati birlikte olan iki kavramdır. Ayrıca ‘hoşgörü’ olmadan saygı da olmaz.
Diğerini “olduğu gibi kabul etmeden” “saygı” duyamazsınız. Kendinize, işinize saygı duymadan da diğerlerine saygı duyamazsınız. Trafik kurallarına uymak daha kolay ve alışkanlığa daha çabuk dönüşür bir hal alır. Zaten yukarıda da vurgulandığı gibi, sürücü belgesi sahibi olmak demek, kişinin topluma saygılı ve sorumlu davranacağına dair söz vermesi demektir. Trafik güvenliğinin sağlanabilmesi için saygı ile birlikte trafik kurallarının uygulanması gerekir. Trafik güvenliğinde sürekliliği sağlayan en önemli faktörlerin başında “saygı” gelmektedir.
f. Fedakârlık: Haklarından kendi isteğiyle vazgeçme, el çekme. Hakkından vazgeçmek, gönül tokluğu göstermek. Bazı durumlarda, trafik ortamında hak kendinizden yana iken bile bu hakkınızı diğer sürücüye vermek size bir şey kaybettirmeyeceği gibi daha huzurlu bir trafik ortamı sağlamaya katkıda bulunacaktır.
g. Sabır: Olacak ya da gelecek bir şeyi telaş göstermeden bekleme. Öfke doğuracak bir şey karşısında bile öfkelenmeme durumu. Sabır, en kısa tanımıyla, zorluğa karşı göğüs germek anlamına gelmektedir. Çok bilinen bir atasözümüz ise “öfkenin sonu felaket, sabrın sonu selamet” diyerek, sabrın önemini vurgulamaktadır. Olaylar yalnızca bizim kontrolümüzde değildir. Yaşam çoğunlukla bizim dışımızdaki unsurlar tarafından yönlendirilir. Benzer şekilde trafik ortamı da her zaman sürücünün kontrolünde olan bir ortam değildir. Diğer yol kullanıcıları, yol ve hava koşulları gibi pek çok şeyin sürücünün kontrolü dışında gelişmesine neden olur. Potansiyel olarak tehlikelerle ve beklenmedik olaylarla dolu olan ve sürücünün kontrolü dışındaki bu trafik ortamında zorluklarla sağlıklı bir şekilde baş etmek için SABIR olmazsa olmazdır. Sabırlı olmak stresle baş etme konusunda da önemli bir özelliktir. Genel olarak, sabredemeyen kişilerin stresle de olumlu baş etme konusunda sorun yaşadıkları bilinmektedir. Özetle sabır, bir şeyi telaş göstermeden bekleme anlamına gelmektedir.
h. Trafik Kültüründe Birbirini Uyarma: Birlikte yaşadığımız trafik ortamında, bir kişinin yaptığı olumlu ya da olumsuz bir davranış hepimizi etkiler. O kişinin belki de farkında bile olmadan yaptığı o davranış hiçbir suçu olmayan bir başka kişinin ölümüne, yaralanmasına ya da ömür boyu sakat kalmasına neden olabilir. Dolayısıyla, trafik içinde hatalı davranış sergileyen bir sürücüyü uyarmak hem o sürücünün hem de trafikteki diğer sürücülerin kaza yapma ya da olumsuz bir durum oluşturma riskini azaltacaktır. Ancak bu uyarı, nezaket ve saygı çerçevesinde yapılmalıdır.
9.3.Trafikte İletişim
a. Empati: “Kişinin kendisini başka bir bilincin yerine koyarak söz konusu bilincin duygularını, isteklerini ve düşüncelerini, denemeksizin anlayabilmesi becerisi” olarak tanımlanır. Türkçesi özdeşleyim veya duygudaşlık olarak karşılanmıştır. Kişi öncelikle kendine saygılı olmalıdır. Kendine değer verenler başkalarını da değerli görmektedirler. Bunun için; “Kendinize nasıl davranılmasını istiyorsanız başkalarına da o şekilde davranın.” altın kuralının unutulmaması gerekir. Trafik adabı açısından da empati çok ciddi bir öneme sahiptir. Sürücü trafikte diğer yol kullanıcıları ile sürekli iletişim içindedir. Aracını hareket ettirmesiyle birlikte iletişim başlar ve aracını park edinceye kadar da bu iletişim sürer. Örneğin, sola ya da sağa dönüş yapmadan önce sinyal vermek bir iletişimdir. Trafik kuralları bu iletişimi sağlıklı, güvenli ve herkes için standart kılabilmek için vardır. Ancak trafik adabı bu kuralların o toplumda ne şekilde ve ne standartta uygulandığını belirlediği için ayrı bir yere sahiptir. Hiçbir toplum 24 saat trafik zabıtası tarafından denetlenemez. Toplum yararına, kesintisiz denetim, trafik adabı ile mümkündür. Yüksek empati kurabilen bir toplumda da trafik adabı diğerinin hakkını dikkate alan görgü kuralları üzerine kurulmaktadır.
b. Diğerkâmlık: Diğerkâmlık veya altrüizm, “başkalarının yararını da kendi yararı kadar gözetme” ya da “diğer insanlara maddi veya manevi kişisel çıkar gözetmeksizin yararlı olmaya çalışma ve ‘bencillik karşıtı hareketlerde bulunma” olarak tanımlanır. Başkasının çıkarına davranma olarak tanımlanmaktadır. Kişinin kendisinden çok bir başkasına yarar sağlama isteğiyle yapılan davranışı işaret eder. Diğerkâmlık ile empati arasında önemli bir ilişki vardır. Empati, kişiyi başkalarına yardım etmek üzere harekete geçirir. Toplum yanlısı davranışlar diğer insanların refahına katkıda bulunmaktadır. Diğer gam davranışlar, birisinin buna karşılık vermesini gerektirmez. Bu tür davranışlar, bütün kültürlerde olmakla birlikte bizim kültürümüzde, bu davranışlara büyük önem verilir.
Sürücü değil de yaya olsaydın bu davranışı yapan sürücüye ne derdin?
c. Öfke Yönetimi: Öfke, ‘güçlü bir husumet duygusu’ şeklinde tanımlanmaktadır.
Öfke bir problem çözme aracı değildir
Öfke bir öç alma veya intikam yolu değildir
Öfke başkalarını suçlama biçimi değildir
Öfke şiddet göstermeye veya suç işlemek için bir neden değildir
Öfke başkalarını kontrol etme yolu değildir
Öfke bir haklı olma yolu değildir
Hoşnutsuzluğun doğurduğu yoğun bir duygusal durum anlamına gelmektedir. Kimi zaman kısa süreli, orta şiddette ve hatta kişiye faydalı, kimi zaman ise çok şiddetli, yoğun, sürekli ve tahrip edici olabilmektedir. Öfkenin engellenme, benlik saygısının zedelenmesi, gururun kırılması gibi nedenlerle ortaya çıktığı bilinmektedir. Haksızlığa neden olan kışkırtıcı davranışlar da öfkenin en önemli nedenlerindendir. Kişiyi, isteklerini elde etme konusunda daha atılgan bir hale getirir, kendisini önemli, üstün ve haklı hissetmesini sağlar. Ama unutulmamalıdır ki “Öfkeyle kalkan zararla oturur.”
ç. Beden Dili: Vücut duruşu, jestler, mimikler, yüz ifadeleri ve göz hareketlerinden oluşan zihinsel ve fiziksel faaliyetlerle desteklenen “Sözel olmayan İletişim” şeklidir.
Beden dili neden önemlidir? İnsanlarla iletişim kurduğumuzda, söylediklerimiz kadar hareketlerimizle bıraktığımız izlenim de önemlidir. İlk karşılaştığımız birini 30 saniye içeresinde değerlendirir bu yüzden ilk etkileşimde beden dilini iyi kullanmak karşınızdakine iyi izlenim bırakmanızı sağlar. Beden dili kullananlar karşısındaki kişi ile daha iyi empati kurarlar. Beden dili sayesinde karşınızdakini daha kolay etkileyebilirsiniz. Eğer beden dilini bir şekilde kullanılırsa; çözümleyici, yapıcı ve kişilerin mutluluğuna, toplumun huzuruna katkıda bulunacak sağlıklı ve nitelikli bir iletişim gerçekleştirilmiş olur.
Beden dili öğeleri
1. Yüz hareketleri
2. Eller hareketleri
3. Kollar hareketleri
4. Bacak hareketleri
5. Göz iletişimi
6. Duruş biçimi
7. Kişiler arasındaki mesafe
Trafik ortamında diğer yol kullanıcıları ile iletişim sırasında sürücü hem aracını hem de beden dilini kullanır. Korna çalmak, yakın takip araç kullanmak, aracını kullanarak yapılan iletişim biçimlerine verilebilecek örnekler iken, diğer sürücü ya da yayaya el kol işaretleri ile çabuk geçmesini ifade etmek de beden dilini kullanmaya örnek olarak verilebilir.
d. Konuşma Üslubu: Kişinin konuşma üslubu bazen sözlerinden daha çok önem taşır. İletişim sırasında mesajın ne olduğu kadar nasıl söylendiği de önemlidir. Başka bir deyişle, sözler olumlu olabilir ama söyleme tarzı olumsuz ise kişinin aklında sözler değil söyleyiş biçimi kalır ve ona göre karşılık verir. Konuşurken kişilerin yüzüne bakarak tebessüm etmek karşımızdakinin sert duruşunu yumuşatacaktır. Sonuç olarak, beden dili ve konuşma üslubu kuralları açısından olumlu bir trafik adabı sahibi olmak güvenli sürücülük açısından önem taşımaktadır.
e. Trafik Görevlileri ile İletişim: Trafik denetim görevlileri, ilgili yasal düzenlemeler kapsamında görevlerini yapmaktadırlar. Dolayısıyla bir sürücü herhangi bir durumda trafik zabıtası ile iletişim kurarken, bunu aklından çıkarmamalı ve trafik adabı açısından iletişim kurallarına özen göstermelidir. İletişim, mesaj alışverişi, bilgi aktarımıdır. Etkili, başarılı iletişim demek başkalarını suçlamak yerine hakça savaşım vermektir. Etkili iletişim becerileri gelişmiş olan kişi etkin şekilde dinlemeyi bilir, akıl okumak yerine karşısındaki kişinin ne demek istediğini gözden geçirir. Her insanın en önemli psikolojik ihtiyacı varlığını kabul ettirmektir. Dolayısıyla sürücü, trafik denetim görevlileri ile başarılı bir iletişim kurabilmek, kendini ifade edebilmek için etkili iletişim becerileri konusunda bilgi sahibi olmalıdır.
9.4.Trafikte Hak İhlalleri
a. Birey Hakkı: Sosyal hayatımızda kimseye zarar vermemeye ve kimsenin hakkını yememeye özen gösteririz. Bilerek ya da bilmeyerek hak yemekten çekinir ve buna göre yaşamaya çalışırız. Trafik hayatımızın bir parçası olduğuna göre aynı hassasiyeti trafik içinde de göstermemiz gereklidir. Trafik kurallarının konulmasının başlıca sebeplerinden biri de kişilerin trafikteki haklarının belirlenmesidir. Hem trafik düzeninin bozulmaması için hem de trafikte başkalarının hakkını çiğnememek için trafik kurallarına muhakkak riayet edilmelidir. Trafik kurallarına uyulmadığı takdirde bir başkasının canına ya da malına zarar verebiliriz. Trafik kuralları sürücülerin can ve mal güvenliklerini sağlamak için konulmuştur. Bu kurallara uymamak kişi haklarını ihlal ettiği gibi hayatlarına da kastedebilir.
b. Toplum Hakkı: Trafik kazası kişisel olarak can ve mal kaybına sebep olduğu gibi toplumsal zararları da çok büyüktür. Bir kaza bir veya birçok kimsenin ölümüne neden olabilir. Bu ölümler ailelerin yıkımına, kaybolmasına sebep olabilir. Ailelerin yok olması ve dağılması sağlıklı bir toplumun bozulması demektir. Sağlıksız bir toplum, sağlıksız bir millet’ sağlıksız bir devlet demektir. Trafik kazası geçiren kişiler, canlarına bir zarar gelmese bile psikolojik olarak zarar görürler. Kişilerin bu bozuk psikolojileri ailelerine ve topluma olumsuz yansır. Psikolojik etkilerin verdiği güvensizlikler, bilhassa gençlerde sigaraya eğilim alkol ve uyuşturucu gibi aileyi sosyoekonomik açıdan sıkıntılara sürükleyecek olayları tetiklemektedir. Yine psikolojik etkiler, bireyin yaşam kalitesini düşürmekte, içine kapanık bir benlik ortaya çıkararak çevresiyle ilişkilerini azaltmaktadır.
c. Kamu Hakkı: Trafik kazası sonucu meydana gelen maddi hasarlar, yetişmiş insan gücü kaybı ve yaralananlara yapılan sosyal güvenlik harcamaları ülke ekonomisine büyük zarar vermektedir. Trafik kazasının topluma verdiği zararlar bununla da bitmemektedir. Karayollarının zamanından önce yıpranması, açılan çok sayıda dava ile yargı sisteminin iş yükünün artması, engelli nüfusunun artması, üretim ve refah kayıpları, uzun vadede kalkınmaya olumsuz etki, ülke imajının zedelenmesi, topluma verdiği zararların başlıcaları olarak sayılabilir.
ç. Yaşam Hakkı: Öğretide yaşama hakkı, önce insanın fiziksel-biyolojik varlığının arızasız olarak sürdürebilmesi için gerekli olan bir sağlık ve bütünlük içinde doğması, sonra insanın varlığının moral-kültürel gelişim olanaklarına sahip olarak sürdürülebilmesidir. Sürücülerin başkalarının yaşama haklarını tehlikeye atacak davranışlardan uzak durmaları gerektiği gibi kendi yaşama hakkını da tehlikeye atacak davranış içinde bulunmaması gerekir. “Kendi ellerinizle kendinizi tehlikeye atmayınız.” ölçüsü akıldan çıkarılmaması gereken bir düsturdur. Yaşama hakkı, en temel haktır. Diğer tüm hakların kullanımı ve varlığı bu hakka bağlıdır. Bu yönüyle yaşama hakkı mutlak bir haktır. Bu sebeple sürücülerin trafik içinde yanlış ve tehlikeli hareketler yaparak kendilerine zarar verme riskini göze almaya hakları yoktur.
d. Çevre Hakkı: Günümüzde çevre sorunları son yıllarda giderek artış göstermektedir. Bu sorunların sonucunda, mevsimler değişmekte, buzullar erimekte, soluduğumuz hava zehirle yüklenmekte, kulaklarımız, gözlerimiz ve beynimiz; gürültü beton ve metal kirliliği ile dolmaktadır. Karayolu ulaşım sistemlerinin çevreye ve insana verdikleri zararlar farklı boyutlarda ve farklı özelliklerdedir. Çevreye en zararlı karayolu ulaşım sistemi ise özel araçtır. Enerji tüketimi, atık maddesi ve gürültü kirliliği en fazla, kapasitesi ise en düşük ulaşım sistemi özel araçtır. Bu nedenle özellikle kent içinde zorunlu olmadıkça özel araç yerine alternatif ulaşım türleri (toplu taşım, bisiklet, yaya) kullanılmalıdır. Karayolu trafik kazalarının kişiye, topluma ve kamuya verdiği zararların yanında çevreye de büyük zararları bulunmaktadır.
Çevre zararların başlıcaları: Orta refüjlere ve yol kenarlarına dikilen ağaçlar zarar görmektedir. Bilhassa yakıt, kimyasal madde, tıbbi atık vs. yüklü araçların yaptığı kazalar neticesinde çevre büyük ekolojik zarar görmektedir. Trafo, elektrik direğine çarpma gibi durumlarda kesintiler yaşanmaktadır. Köprü, tünel gibi noktalarda yaşanan kazalarda ulaşım aksamaktadır.
Bu Sayfaya Nasıl Ulaştınız?
haskaya src merkezi, eyüpsultan sürücü kursu, istanbul sürücü kursları, istanbul src, bayrampaşa src kursları, arnavutköy sürücü kursu, istanbul üdy, istanbul ody, istanbul psikoteknik belgesi
Haskaya Sürücü Eğitim Merkezine Nasıl Gidilir?
Harita üzerinden Yol Tarifi bağlantısına tıklayarak doğrudan navigasyon desteği alabilirsiniz.